باب: الدعاء
في الصلاة.
17. NAMAZDA YAPILACAK DUA
حدثنا عبد
الله بن يوسف:
أخبرنا الليث
قال: حدثني
يزيد، عن أبي
الخير، عن عبد
الله بن عمرو،
عن أبي بكر
الصديق رضي
الله عنه:
أنه
قال للنبي صلى
الله عليه
وسلم: علمني
دعاء أدعو به
في صلاتي،
قال: (قل: اللهم
إني ظلمت نفسي
ظلما كثيراً،
ولا يغفر
الذنوب إلا
أنت، فاغفر لي
مغفرة من
عندك،
وارحمني، إنك
أنت الغفور الرحيم).
وقال عمرو،
عن يزيد، عن
أبي الخير:
أنه سمع عبد
الله بن عمرو:
قال أبو بكر
رضي الله عنه
للنبي صلى
الله عليه
وسلم.
[-6326-] Ebu. Bekr r.a.'den aktarıldığına göre namazda
yapacağı bir dua öğretmesini istediği zaman Resulullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem:
اللهم
إني ظلمت نفسي
ظلما كثيراً،
ولا يغفر الذنوب
إلا أنت،
فاغفر لي
مغفرة من
عندك، وارحمني،
إنك أنت
الغفور
الرحيم
"Allahım! Ben nefsime çok zulmettim. Günahları ancak sen
bağışlarsın. Fazlınla bana mağfiret et ve beni affet. Sen Gafur ve Rahim
olansın" duasını öğretmiştir.
حدثنا علي:
حدثنا مالك بن
سعير: حدثنا
هشام بن عروة،
عن أبيه،
عن
عائشة: {ولا
تجهر بصلاتك
ولا تخافت بها}.
أنزلت في
الدعاء.
[-6327-] Aişe r.anha'dan nakledildiğine göre "Namaz
kılarken sesini yükseltme, gizli de okuma, ikisi ortasında bir yol
tut"(İsra 110) ayeti dua ile ilgilidir.
حدثنا عثمان
بن أبي شيبة:
حدثنا جرير،
عن منصور، عن
أبي وائل، عن
عبد الله رضي الله
عنه قال:
كنا
نقول في
الصلاة:
السلام على
الله، السلام على
فلان، فقال
لنا النبي صلى
الله عليه
وسلم ذات يوم:
(إن الله هو
السلام، فإذا
قعد أحدكم في
الصلاة فليقل:
التحيات لله -
إلى قوله -
الصالحين،
فإذا قالها
أصاب كل عبد
لله في السماء
والأرض صالح،
أشهد أن لا
إله إلا الله،
وأشهد أن
محمداً عبده
ورسوله، ثم
يتخير من
الثناء ما شاء).
[-6328-] Abdullah İbn Mes'ud şöyle demiştir:
"Biz namazda Allah'a selam olsun, falana selam olsun derdik.
Bir gün Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Bizzat Allah
selamdır" dedi. "Namazda oturduğunuz zaman tahiyyat duasını okuyun.
Eğer bunu okursanız gökte ve yerdeki tüm salih kullara selamınız ulaşır.
Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğuna şehadet
ederim. Bundan sonra da istediğiniz duayı yapabilirsiniz".
Fethu'l-Bari Açıklaması:
Taberi Hz. Ebu Bekr'in naklettiği hadisin bir kimseye mu'min
demek için günahsız olmayı ve hata yapmamayı gerekli görenlerin kanaatinin
yanlışlığını ortaya koyduğunu; zira Hz. Ebu Bekr'in iman ehlinin en büyüklerinden
olduğunu belirtmiştir. Görüldüğü üzere Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem
ona "Allahım! Ben nefsime çok zulmettim. Günahları ancak sen
bağışlarsın" demesini öğütlemiştir.
Kirmanı de bu duanın veciz ifadeli dualardan olduğunu
söylemiştir. Çünkü bu duada kusurlar itiraf edilmekte ve en büyük nimet
istenmektedir. Mağfıret günahların örtülüp silinmesidir. Rahmet ise
güzelliklerin bahşedilmesidir. Yani ilki cehennemden kurtuluşu ikincisi cennete
ulaşmayı istemek anlamına gelir. Bu da nihayi kurtuluşun kendisidir.
İbn Ebi Cemre ise özetle bu hadisin namazda dua etmenin Şari'
tarafından talep edildiğini, söz konusu duanın diğer dualardan üstün olduğunu,
insanların bir takım şeyler bildikleri konularda dahi daha bilgili olanlardan
bir şeyler öğren mesi gerektiğini, kişinin secde halindeyken Allah'a en yakın
durumda olmasından hareketle namazda dua etmenin önemini gösterdiğini
söylemiştir.
Yine ibadetin nasıl yapılacağının mertebe itibariyle üstün
olanlardan öğrenileceği de bu hadisten çıkarılabilir.
Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in Hz. Ebu Bekr'e bu
duayı öğretmesi ahiretin dünyaya tercih edilmesi gerektiğine işaret etmektedir.
Muhtemelen Hz. Ebu Bekr'in hali Nebi s.a.v.'e bunu düşündürmüş olmalıdır.
"Allahım! Ben nefsime çok zulmettim. Günahları ancak sen bağışlarsın"
sözü günahların affı konusunda Allah'a muhtaç olduğumuzu açıkça ilan
etmektedir. Bunun hiçbir çıkış yolu bulunmamaktadır. Hadis zor durumda
kalanların dualarının müstecab olmasının daha muhtemelolduğuna ve ayrıca nefsin
köreltilip kusurların itiraf edilmesine de delalet etmektedir.